30 Ekim 2011 Pazar

Taraftar Olmak

Taraftar olmak, kesinlikle çekirdek çitleyerek, oturarak olacak bir şey değil. Bu, olsa olsa seyirci olmaktır. Ve takımını gönülden seven birisi, sahadaki heyecana seyirci kalamaz!..

Taraftar olmak, maçtan sonraki gün sesinin çıkmamasıdır...

Taraftar olmak, maç boyunca küfrettiğin adamla, maçtan sonra eve kol kola dönmektir.

Taraftar olmak, deplasmana gitmektir!..

Bu karede Legia taraftarları deplasmanda. Soğuk umurlarında değil.



Taraftar olmak, herkesin sevdiğine inat, kendinden bir şeyler bulduğunu desteklemektir.

Boz Baykuşlar gibi mesela...



Seninle aynı takımı tutmayan, düşmanın değil, rakibindir. Diye bir şey okumuştum. Saçmalık! Seninle aynı takımı tutmayan, maç saati boyunca düşmanındır!...

14 Ekim 2011 Cuma

Croatia?

Vay anasını sayın seyirciler. 2008'de çeyrek finalde geçtiğimiz Hırvatistan ile, bu kez 12'ye gidebilmek için oynayacağız.





Biz, o günden daha kötüyüz, onlar ise daha iyi...


Turu nasıl alırız?

Al Emre ve Selçuğu ortaya, arkalarına koy Mehmet Topal'ı, sağda Hamit, Solda Arda, Burak forvette. Defansa Egemen'in yanına iyileşmiş bir Kesimal, Sağda Gökhan, Solda Balta ya da İsmail. Kalede Volkan. Bu sistem tutar bak. Emre ya da Selçuktan birini kesip Nuri'yi de alabiliriz oraya. Ama gel de Guus'a anlat bunu.

3 Ekim 2011 Pazartesi

Burak = Trabzon

Trabzonspor'un bu sene 5 maçta attığı 7 gol de Burak Yılmaz'dan geldi. Bir başka deyişle Trabzon'un aldığı tüm puanlar Burak Yılmaz sayesinde.



















Lig TV yeni sezon reklamında fotoğraftaki sloganı kullanmıştı onun için. Gerçekten de Burak Yılmaz bu sezon çok kalp kıracağa benziyor. Şu an formunun zirvesinde ve henüz 26 yaşında. Yani futbol için en uygun yaşlardan birinde.Sakatlık yaşamadığı takdirde gol krallığının en büyük adaylarından..

2 Ekim 2011 Pazar

Adam

 

 "Eğer bir takım küme düşerse futbolcular gider, adamlar kalır."

30 Eylül 2011 Cuma

Efsaneler Ölmez

Hendrik Johannes Cruijff... Tam adı bu. Felemenkçesi Cruijff, Avrupalılar Cruyff diyorlar. Her neyse. Uzatmaya pek gerek yok. adı üstünde Efsane işte.


25 Nisan 1947'de, Hollanda'nın başkenti olan Amsterdam'da dünyaya geldi. Aslında doğduğu yer, bu denli büyük futbolcu olmasının en büyük etkeniydi belki de. Amsterdam. Ajax'ın kurulduğu şehir.. Her neyse; babası manav olan Johann'ın annesi temizlikçi idi. Ajax kulübünün temizlik işlerini yapan annesi sayesinde 12 yaşında Ajax'ın altyapısına giren Cruijff 1964 yılında profesyonel ajax kariyerine başlamıştır. Ajax'ta geçirdiği 9 yılda, 253 maçta 190 gol atarak, gerçekleştirilmesi hiç de kolay olmayan bir şeyi başarmıştır.

1973 yılında, hayatını, dünya futbolunu ve de barcelona'yı en çok etkileyecek olay yaşanır. Johann artık barçalıdır. O kadar çok sevmiştir ki orayı. İkinci vatanım diyecektir ilerde Katalunya için. Barcelona'da 5 yılda 143 maçta 71 gol atmıştır. ardından Los Angeles Aztecs takımıyla 26 maça çıkan Cruijff, daha sonra da kısa sürelerle, Levante, Ajax ve Feyenoord'da forma giymiştir. Son durağı Feyenoord'dur onun. Bir efsanenin bittiği yer olarak görülebilir. Ama asıl efsane daha yeni başlıyordur.

Teknik direktör olarak o kadar büyük işler yapmıştır ki Cruijff. Günümüzdeki herkesi yenen, 3-5-8 atan Barcelona onun eseridir. Zaten Katalan halkı da Cruijff'e İlah gözüyle bakarlar. Ama Cruijff hiç de bugünkü Barcelona oyuncuları gibi değildir. Asi, ukala, süper yetenekli ve kazanan..

Ayrıca belirteyim, sadece 2 takım çalıştırdı. Ajax Amsterdam ve FC Barcelona...

Bir anı anlatılır hakkında;

Johann daha 17 yaşında a takıma girdiğinde takım arkadaşlarına sürekli bağırıp çağırıp direktifler veriyordu. Ve bu bağırdığı adamların çoğu Hollanda Milli Takımı'nda iyi işler yapıyorlardı. Bu çocuğun kendilerine bağırmasına sinir oluyorlardı. Ancak, onları daha da sinirlendiren, o çocuğun hep haklı olmasıydı.

Bunu yapabilen bir insan, Efsane değil de nedir?

O kadar kendini beğenmiştir ki. Eski Real Madrid sportif direktörü Valdano, O'nunla şöyle bir anı yaşamıştır.

Valdano daha 19 yaşında gencecik bir delikanlıdır. Saha içinde de Cruijff’u hayranlıkla takip eder doğal  olarak. Nereye baksa Cruijff vardır. Kah arkadaşlarına yapması gerekeni söyleyen kah hakemle tartışan kah ayağına topu alıp topla sevişen bir sarışın adam. Tabi o da buna şaşırır. En sonunda yine hakemle tartışmalarını izledikten sonra Cruijff’un yanına gider ve şu diyaloğu yaşarlar:

V: Düdüğü alıp maçı sen yönetsene!

C:Senin adın ne?

V:Valdano

C:Peki kaç yaşındasın?

V:19

C:İnsanlar 19 yaşındayken Cruijff’e “siz” diye hitap eder!
 
Neyse işte, total futbol, total futbol denilen şey onun eseridir. Afedersiniz ama ayıla bayıla izlediğiniz Messi, Xavi, Iniesta vs. O'nun kurduğu bu sistem sayesinde bu denli iyidirler.

O 1999 yılında Avrupa’da yüzyılın futbolcusu seçilmiştir. Katalonya’da ise 2006 yılında gerçek bir aziz olarak görülmeye hak kazanmıştır. Aziz Jordi haçı artık onundur. Ancak o daha önce de belirtmişti: “ Bütün bu kupaların değeri Ajax’ın alt yapısına aldığım davetiyenin yanında hiçbir şey ifade etmiyor.” Hayata neresinden bakarsanız bakın gariptir. İşte öyle garip bir adamdır Hendrik Johannes Cruijff. 


10 numara giymeyi, sigarayı bırakmayı reddetmiştir.


"Doktorlar sigarayı bırakmazsam futbol oynayamayacağımı söyledi. Ben de futbolu bıraktım." 


Var mı ötesi. Efsane dediğin asi olur, ukala olur biraz. Kolay kolay devrim yapılmaz zira. Efsane dediğin, kendini beğenmiş olur. Ama bu kendini beğenmişlik, liseli kız gibi değildir. Kendinden emin olmaktan dolayıdır.

Selamlar

Öncelikle herkese selamlar. Bu benim ilk blog deneyimim. Kesinlikle okumaktan keyif alacağınız bir futbol blogu olacak. Bazı konularda ters düşeceğiz, bazılarında fikir alış-verişi gerçekleştireceğiz. Burada futbolun sesi olmak için çabalayacağım. Özellikle de arkadaş ortamında futboldan anlamayan adamların laga lugalarından sıkıldıysanız tam yerindesiniz. Saygılar...

İki adet sözlükte yazarlık yapıyorum. Meydan Sözlük ve Zengin Sözlük Oralarda tanıyanlar mesaj atarak ulaşabilirler. Keyifli zaman geçirmeniz dileğiyle...